Anlayış, Sayı 73, Haziran 2009, ss. 62-63
Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe, Hegemonya ve Sosyalist Strateji başlıklı klasikleşmiş çalışmalarında belli bir sosyal alanın nasıl iki düşman kamp (antagonizma) temelinde işlediğini ve bu durumun etkilerinin neler olduğunu analiz ederler. Buna göre, gelişmiş kapitalist toplumlarda antagonizma noktalarının yaygınlaşması, politik alanı iki düşman kampa bölmeye hizmet etmez, aksine demokratik mücadelenin çeşitlenmesine yol açar. Üçüncü dünya ülkelerinde ise bu antagonizmalar, belli bir merkeze, net bir şekilde tanımlanmış düşmana yönelik olarak sürdürülür ve mevcut kamplaşmayı daha da derinleştirir. Birinci durum, demokrasiye zarar vermeyen, aksine onun güçlenmesini sağlayan “demokratik antagonizma” iken; ikincisi, “aşırı dışlama” şeklinde işleyen ve bu nedenle demokrasiye zarar veren “popüler antagonizma”dır.
Laclau ve Mouffe’ye göre, iki kamp arasında cereyan eden bu antagonizma her toplumda verili bir şeydir ve sonradan gelen tartışma alanları kendilerini bu antagonizma üzerine inşa eder. Bu yazının da temel konusu, Türk medyasındaki Ergenekon tartışmalarını merkeze alarak Laclau ve Mouffe’nin bu klasikleşmiş argümanı üzerinden bir tartışma açmaktır; elbette “üçüncü dünya” ayrımının problemli yanını başka bir tartışmaya bırakarak.
Devamını okumak için aşağıdaki linkte tıklayınız
(Anlayış) Türk Medyası, Ergenekon ve Antagonizma [Ali Balcı]